He Osmanlıca Ne Demek? Felsefi Bir Yaklaşım Felsefi Bir Perspektiften Başlamak Dil, yalnızca iletişim aracı olmanın ötesinde, insanlık durumunu ve evrende var oluşumuzu anlamanın bir yoludur. Her dil, bir düşünme biçimini, bir bakış açısını ve bir dünya görüşünü taşır. Osmanlıca, geçmişin zamansız derinliklerinden gelen, karmaşık bir dilsel mirası yansıtan ve üzerinde hala tartışmalar yapılan bir olgudur. Peki, “He Osmanlıca ne demek?” sorusuna yaklaşırken, sadece dilsel bir çözümleme yapmamız yeterli midir? Dilin ötesinde, bu kelimenin taşıdığı anlam, ona yüklediğimiz değer, sahip olduğumuz dünya görüşümüzle ne kadar örtüşmektedir? Bu sorulara yaklaşırken, etik, epistemoloji ve ontoloji perspektiflerinden faydalanarak daha derin bir düşünsel yolculuğa…
Yorum BırakKategori: Makaleler
Güneş Kaç Yaşında Ölür? Tarihin Işığında Bir Yıldızın Ömrü Bir tarihçi olarak geçmişi incelerken fark ettiğim en derin gerçeklerden biri, her şeyin bir döngü içinde olduğudur. Uygarlıklar doğar, büyür, doruğa ulaşır ve sonunda yerini yenilerine bırakır. Bu döngü sadece toplumlar için değil, evrenin kendisi için de geçerlidir. Güneş, insanlık tarihinin en eski tanığı olarak gökyüzünde milyonlarca yıldır parlıyor. Fakat hiçbir güç sonsuz değildir. Bu yüzden şu soruyu sormak kaçınılmazdır: Güneş kaç yaşında ölür? Bir Yıldızın Doğuşu: Tarih Öncesi Işık Yaklaşık 4,6 milyar yıl önce, devasa bir gaz ve toz bulutu — yani bir nebula — kendi üzerine çökmeye başladı. Yerçekimiyle…
Yorum BırakKapı Komşusu Olmak Ne Demek? Bir Dostluğun Kapısını Aralamak Bazı hikâyeler vardır, günlük hayatın içinden çıkıp ruhunuza dokunur. Onlar sıradan gibi görünen anların içinde saklıdır ama insana en çok insanı anlatır. Bugün size böyle bir hikâye anlatmak istiyorum… Sıradan bir apartmanda başlayan, sıradan insanların birbirine dokunduğu bir hikâye. “Kapı komşusu olmak” sözünün, yalnızca yan dairede oturmak olmadığını gösteren bir hikâye… Yan Yana İki Kapı, İki Dünya Aynı apartmanda yıllardır yaşayan Elif ve Murat, aslında birbirinden çok farklı iki insandı. Elif, empatisi yüksek, duyguları güçlü, ilişkileri derin yaşayan bir kadındı. Murat ise çözüm odaklı, mantığı ön planda tutan, olaylara stratejik yaklaşan…
Yorum BırakBazen bir atasözü sadece birkaç kelimeden ibarettir ama içinde bir ömürlük tecrübe saklıdır. Bugün size tam da böyle bir sözün hikâyesini anlatmak istiyorum. “Kanaat gibi devlet olmaz.” Bu söz, bir nasihat gibi kulağa çalınsa da aslında insan ruhunun en derin yerlerine dokunan bir hayat dersidir. Gelin bu sözü, bir anneyle oğlunun hikâyesinde birlikte keşfedelim. Kanaat Gibi Devlet Olmaz: Bir Hikâyenin Kalbinden Anlamına Yolculuk Bir zamanlar Anadolu’nun küçük bir kasabasında Ali adında genç bir adam yaşardı. Zeki, çalışkan ve çözüm odaklıydı. Hayatın her sorunu için bir planı, her engel için bir stratejisi vardı. Onu tanıyanlar “Ali bir gün çok zengin olacak”…
Yorum BırakTelefonda Anahtar Zinciri Nedir? Dijital Dünyada Kimliğin, Güvenin ve Cinsiyetin Sosyolojik İzleri Bir araştırmacı olarak toplumun görünmeyen katmanlarını incelerken, en basit teknolojik kavramların bile derin toplumsal anlamlar taşıdığını fark ederiz. “Telefonda anahtar zinciri” terimi ilk bakışta sadece bir güvenlik özelliği gibi görünür; ama aslında modern bireyin dijital kimliğini, ilişkilerini ve güven duygusunu yeniden tanımlayan bir metafordur. Çünkü her anahtar, yalnızca bir erişim aracı değil, aynı zamanda aidiyetin, kontrolün ve kimliğin simgesidir. Dijital Çağın Yeni Anahtarları: Kimlik ve Güvenin Yeniden Tanımı Geçmişte anahtar zinciri, cebimizde taşıdığımız metal halkalarla dolu bir güvenlik simgesiydi. Evin, arabanın, ofisin anahtarı orada bulunurdu. Bugün ise telefonda…
Yorum BırakGüç, Toplum ve Eşitlik Arasında: Saydaş Ne Demek? Toplumsal düzenin dokusunu oluşturan güç ilişkilerini incelediğimizde, dilin ve kavramların nasıl iktidar üretiminde rol oynadığını fark ederiz. Bir siyaset bilimci olarak sık sık şu soruyu sorarım: Bir kavramın anlamı, toplumsal yapıyı değiştirebilir mi? İşte “saydaş” kavramı tam da bu noktada devreye girer. Yalnızca bir kelime değil, aynı zamanda bir ideali, bir eşitlik tahayyülünü temsil eder. Bu yazıda “saydaş” kavramını iktidar, kurumlar, ideoloji ve vatandaşlık ekseninde ele alarak; toplumsal cinsiyet perspektifleriyle yeniden düşünelim. Saydaş Kavramının Anlamı: Dildeki Eşitliğin İzinde “Saydaş”, Türkçede “eşit değer gören”, “denk tutulan”, “benzer haklara sahip olan” anlamına gelir. Bu…
Yorum BırakRengini Nasıl Yazılır? – Güç İlişkileri ve Toplumsal Düzenin Bir Siyasi İncelemesi Güç İlişkileri ve Toplumsal Düzen Üzerine Siyaset bilimci olarak, toplumsal yapıları analiz ederken bazen çok küçük, hatta dilsel bir detayın, toplumsal güç ilişkilerini ve düzeni nasıl derinden etkileyebileceğini fark ederiz. Bir kelimenin yazılış şekli, sadece dilsel bir tercih değil; aynı zamanda toplumsal normlar, iktidar ilişkileri, ideolojik yapılar ve vatandaşlık anlayışlarıyla ilişkili bir göstergedir. “Rengi nasıl yazılır?” gibi basit bir soru, aslında dilin gücünü, iktidarın yapısal kontrolünü ve toplumun genellikle göz ardı edilen dinamiklerini anlamak için önemli bir kapı aralar. Toplumun bireylerine hangi dilin, nasıl, ne zaman ve hangi…
Yorum BırakPunch Tutkalı Nedir? Siyaset Bilimi Odaklı Bir İnceleme Giriş: Güç İlişkileri ve Tutkalın Siyaseti Bir siyaset bilimci için en temel meselelerden biri, güç ilişkilerinin nasıl kurulduğu ve hangi araçlarla sürdürüldüğüdür. Devletin, kurumların ve bireylerin bir arada tutulması, kimi zaman yazılı kurallarla, kimi zaman ise görünmez bağlarla sağlanır. İşte tam da bu noktada, gündelik hayatın basit gibi görünen bir malzemesi olan “Punch tutkalı” üzerinden yeni bir siyasal metafor geliştirmek mümkündür. Punch tutkalı, pratikte endüstriyel yapıştırıcı türlerinden biridir. Parçaları birbirine bağlama işlevi, siyaset biliminin merkezinde duran “toplumsal düzeni ayakta tutma” çabasıyla şaşırtıcı derecede benzerlik gösterir. Peki bu tutkal, bize iktidar, kurumlar, ideoloji…
8 YorumMuayene Tekrarı Gezici İstasyonda Yapılır Mı? Toplumsal Yapılar ve Bireysel Deneyimlerin Etkileşimi Üzerine Bir Sosyolojik Analiz Bir toplumu ve bireylerin davranışlarını anlamaya çalışırken, her zaman toplumsal yapılar, normlar ve ilişkiler üzerine düşünmek gerekir. Muayene tekrarının gezici istasyonlarda yapılıp yapılamayacağı gibi bir soru, bir yandan pratik bir çözüm arayışı olarak görülse de, aynı zamanda daha derin toplumsal dinamiklere de işaret eder. Bu soruya bakarken, sadece sağlık hizmetlerine odaklanmakla kalmamalı, aynı zamanda toplumsal normlar, cinsiyet rolleri ve kültürel pratikler üzerinden de bir analiz yapmalıyız. Toplumsal yapılar ve bireylerin etkileşimi, sağlık hizmetlerinin nasıl alındığı, kimlerin bu hizmetlerden yararlanabildiği ve bu hizmetlerin sunulma biçimi…
Yorum BırakMehmet Cengiz Güleç Kimdir? Tarihsel Arka Plan ve Eğitim Hayatı Mehmet Cengiz Güleç, 1948 yılında Sivas’ın Şarkışla ilçesinde doğmuştur. :contentReference[oaicite:0]{index=0} İlköğretimini Şarkışla’da tamamladıktan sonra orta öğrenimini İstanbul Kabataş Erkek Lisesi’nde sürdürmüştür. :contentReference[oaicite:1]{index=1} 1964 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girerek 1972’de mezun olmuştur. :contentReference[oaicite:2]{index=2} Uzmanlık eğitimini de aynı üniversitede Psikiyatri alanında gerçekleştirmiş, 1976 yılında buradan mezun olmuştur. [1] 1976-1978 yıllarında Fransız hükümetinden burslu olarak Fransa’da, Paris’te Sainte-Anne Psikiyatri Merkezi’nde adölesan (ergenlik) psikiyatrisi alanında üst ihtisas yapmıştır. [1] Akademik unvanlar açısından; 1982’de doçent, 1988’de profesörlüğe yükselmiş, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda görev almış, bölüm başkanlığı yapmıştır. [1] Ayrıca felsefe alanında…
Yorum Bırak