Sadece Allah’ın Rızasını Gözetmek: Bir Hikaye Üzerinden Anlatmak
Bir sabah, güneş doğarken, Hakan ve Ayşe’nin evinin kapısı çaldı. Hakan, her zamanki gibi işine odaklanmıştı. Ancak Ayşe, kapıyı açmak için kalkarken içindeki huzursuzluğu hissediyordu. Bugün, her şeyin farklı olacağını hissediyordu. İçinden bir ses ona, “Bugün hayatındaki önemli bir dönüm noktasını geçeceksin,” diyordu.
Hakan, başarılı bir işadamıydı. Stratejik düşünmesi, her durumda bir çözüm bulması, onu çevresinde tanınan bir kişi yapmıştı. Hep pratik, hep çözüm odaklıydı. İşlerini hızlıca çözmeyi, her şeyin yolunda gitmesini istiyordu. Ama son zamanlarda, Ayşe ona farklı bir şey anlatmaya çalışıyordu. Ayşe’nin sözleri, kalbinde derin bir yankı yaratmıştı. “Bazen, Hakan, sadece Allah’ın rızasını gözetmelisin. Hiçbir şeyin karşısında başka bir ödül aramamalısın. Çünkü o, her şeyin en güzeli.”
O gün, Ayşe’ye ne kadar değer verdiğini bilen Hakan, buna sadece duyarsızca gülümsedi. “Sen yine ne derdin, Ayşe?” dedi, “Bu dünyada iş yapmanın bir karşılığı olmalı, değil mi?” Ama Ayşe, gözlerindeki derin huzursuzluğu fark etmişti. Bütün içsel dünyası, Allah’ın rızasını gözetmenin ne demek olduğunu sorgulamaya başlamıştı. Hakan’ın dünyasında başarı, gelir, itibar her şeydi. Ancak Ayşe’nin kalbinde başka bir şey vardı. İçindeki huzur, yalnızca Allah’ın rızasını gözetmekle sağlanabilirdi.
Geceyi uzun bir sessizlik içinde geçirdiler. Hakan işinin detaylarıyla uğraşırken, Ayşe dua etti. İçinde bir arayış vardı. Allah’ın rızasını gözetmek, ne demekti? Hakan’a, çevresindekilere, hatta kendisine ne kadar yakın hissetse de, içindeki o huzurlu boşluğu ancak Allah’ın rızasını arayarak doldurabileceğini hissediyordu. Bir müddet sonra, Hakan da düşündü. Ayşe’nin bu derin bakış açısı, ona biraz olsun anlamış gibi geldi.
Ertesi gün, Hakan işyerine gittiğinde her şeyin çok daha farklı bir perspektiften göründüğünü fark etti. Bu kez kararlarını alırken, kazançtan önce insanlara nasıl yardım edebileceğini ve onların hayatlarına nasıl dokunabileceğini düşündü. Her şeyin karşılığını almak için değil, sadece Allah’ın rızasını gözeterek bir yol çizdi. O an, iş dünyasında bile başarıyı ve kazancı, sadece Allah’ın takdirine bağladı. Bu farkındalık, içindeki huzuru artırdı. Artık, işinde kazanç sağlamak, itibar kazanmak değil, iyiliğin, doğruluğun ve adaletin peşinden gitmek istiyordu.
Ayşe, Hakan’ın bu değişimini gözlemleyerek mutluluğunu gizleyemedi. Zamanla, birbirlerinin kalplerine dokunarak, sadece Allah’ın rızasını gözetmenin ne kadar büyük bir huzur getirdiğini fark ettiler. Hakan, işlerinin hızla büyüdüğünü, ama tüm bunların daha anlamlı ve doğru bir şekilde yapıldığını görmekten büyük bir tatmin duyuyordu. Ayşe ise, her geçen gün eşinin gönlünde bir ışık yakıldığını ve hayatlarının Allah’ın rızası için şekillendiğini izlerken mutlu oluyordu.
Bir akşam, Hakan Ayşe’ye şöyle dedi: “Sadece Allah’ın rızasını gözetmek, işimdeki başarıyı, ailemdeki huzuru ve sağlığımı da derinlemesine değiştirdi. Benim için en değerli ödül, Allah’ın hoşnutluğu oldu.” Ayşe, gözleri dolu dolu, “Sana söylemiştim, değil mi? Sadece rızasını gözetmek, her şeyin en güzeli,” dedi.
—
Hakan ve Ayşe’nin hikayesi, yalnızca bir iş başarısının ya da kişisel tatminin ötesinde bir anlam taşır. Zaman zaman herkes, hayatta bir şeyler peşinde koşar, ancak bazen Allah’ın rızasını gözetmek, tüm bunların çok ötesinde bir huzur ve tatmin sağlar. Peki, siz ne düşünüyorsunuz? Sadece Allah’ın rızasını gözetmeye ne zaman başladınız ve hayatınızda ne gibi değişiklikler fark ettiniz? Yorumlarınızı paylaşarak bu yolculuk üzerine sohbet edebiliriz!